Yakup'un Renkleri
Korkma Yakup,” dedi babası, “renkleri gör.”Yakup, bir çingene çocuğu. Yarı Roman, yarı Yeniş. On yaşında bile değil henüz. Ona söylendiği üzere koşuyor, hayatı pahasına koşuyor, durmadan nefes almadan koşuyor... Ayağında ayakkabı niyetine doladığı keten parçaları, bir elinde bir taş, bir elinde küçük bir kutu, koşuyor. Renklere koşuyor. Çünkü öyle demişti babası; korkma, koş ve renkleri gör.
İki dünya savaşı arasında savrulan bir ailenin hikâyesi var Yakup'un Renkleri’ 'nde. Bu ağır ve acı mirası yüklenen küçük Yakup, II. Dünya Savaşı’nda, bir başına hayatta kalmaya çalışıyor. Avusturya ormanlarında durmaksızın koşuyor; karanlıktan renklere, savaştan umuda sığınıyor.